İnsanlık tarihinde devlet ve toplum ilişkisi daima bir gerilim alanı ola gelmiştir. Toplumun en iyi nasıl yönetilebileceği zihinleri sürekli meşgul etmiştir. 20. yüzyıldaki kadar devlet ve topluma ilişkin kuramlar alternatifsiz değildi. Bunlar liberal ve sosyalist kuramda olduğu gibi sınıfsal temelli veya ırka ilişkin sapmaların somutlaştığı faşizm ya da kutsal dinleri referans alan teokratik modellerdi.
Devlet ve topluma ilişkin yeni yaklaşımların ortaya çıkması II. Dünya Savaşı sonr ...