"Kadın doğulmaz, kadın olunur". Bu meşhur cümle, 1949
tarihli İkinci Cinsiyet'in odak noktasını oluşturur. Simone de
Beauvoir böylece cinsiyet meselesini doğanın alanından çıkarıp
kültürün ve tarihin alanına yerleştirirken, bir anlamda toplumsal
cinsiyet tartışmasını da erkenden başlatmış olur. Bunu yaparken
hem varoluşçuluk, fenomenoloji ve yapısalcı antropoloji gibi
kendi çağdaşı olan düşünceleri hem de Hegel ve Marx gibi
felsefe klasiklerini cinsiyet düzlemi ...