Tarihsel veriler, felsefi düşünce ile kültürlerin 'sürekli aydınlanması' arasında, köklü bir ilişkinin olduğunu gösteriyor. Bir kültürde, felsefi düşünce bir biçimde kök salabiliyorsa, o kültürde belli bir aydınlanma süreci yaşanmakta, felsefi düşünce krize girdiğinde ya da kötürümleştiğinde, bir bütün olarak kültür dinamizmini yitirmekte, durağanlaşmakta ve bir süre sonra da kendini yeniden üretemez hale gelmektedir. Neden böyledir? Kuşkusuz sorunun yanıtı, üretim ilişkilerine ve toplumsal yapı ...