Felsefe tarihi açısından Akılcılık, 17. yüzyılın büyük Akılcı filozoflarının Descartes, Spinoza ve Leibniz'in ortak felsefi eğilimlerine verilen addır. Aklın deneyden bağımsız, a priori, zorunlu bilgiler ortaya koyabileceği savını temellendiren felsefi görüştür. Temellendirilebilir, doğrulanabilir, sınanabilir bilginin diğer bilme türlerinden, inançtan, imandan ayrılarak kendi başına bir şey olmasında dayanağın akıl olması da bu gelenekle başlatılabilir. Gerçi teknik anlamda Akılcılığın akla verdiği konumu deneycilik, pozitivizm, analitik felsefe gibi diğer felsefi yaklaşımlar paylaşmasa da, bu yaklaşımların da ortak akılsallık paydasında birleştikleri öne sürülebilir.
Son dönemde ise postmodernitenin etkisiyle akılsallığın ve onun dayanağı aklın evrensel bir başvuru konumunda olamayacağı, evrensel ölçütlerin söz konusu olmadığı ya da bunların akılla temellendirilemeyeceği yoğun olarak tartışılan meseleler.
John Cottingham'ın kitabı, bugün evrenselliği ve güvenilirliği kuşkuyla karşılanan aklı kendine dayanak alan Akılcılığın Eski Yunan'dan günümüze kadar yalın ve açık bir dille tarihsel bir sunumunu yapıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.