Din özgürlüğü değerlendirmesi ve beraberinde bir anayasal metot/standart uygulanması özellikle azınlık din ve inançları açısından önemlidir. Çünkü çoğunluk dinlerinin fiziksel imkanlar itibariyle daha rahat dışavurulacakları açıktır. ABD, Almanya ve Kanada gibi yargı düzenlerinde de görüldüğü üzere, bir anayasal demokrasinin varlığı için, azınlık din ve inançlarının ibadet özgürlüğü güvencesinden yararlanmaları vazgeçilmezdir. Bu bağlamda, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin ibadet özgürlüğü taleplerini değerlendirirken belli bir anayasal analiz metodu üzerinden bir yaklaşım şekillendirmesi gerekmektedir. Talebin din özgürlüğü yönünden ele alınarak, anayasal bir analize tabi tutulması, hemen her toplumda tartışmalı olan dinsel konuların çoğunluk ideolojisine veya her yönüyle siyasi belirlemelere bağımlı kalarak, hukuk güvencesinden mahrum kalmasını da önleyebilecektir.
Anayasa hukukçusu Saadet Yüksel bu çalışmasında, din özgürlüğünün hukuki güvencesine yönelik hukuk korumasının dine değil, inanç ve ibadet özgürlüğüne yönelik olması hassasiyetiyle gerçekleşebileceğini söylüyor. Başkaca modelleri aynen alıntılamak veya bu talepleri ilk bakışta din-devlet ayrılığına aykırılıktan reddetmek yerine; her olayın özelliklerini dikkate almaya imkan verecek bir standart geliştirilmesi gerektiğini iddia ediyor. Bu standart, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin özellikle ibadet özgürlüğüne müdaheleyi incelerken sorguladığı laikliğe dair yeni tanım arayışına da katkıda bulunacak ve bir tartıma imkan verecek olan ölçülülüktür.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.