Emin Gürdamur öyküye en ileri noktadan başlıyor. Atları Uçuruma Sürmek ilk kitap olmasına karşın acemiliklerden sıyrılarak düzeyli bir anlatıma yaslanır. Arabeske, abartıya, melodrama düşmeden insanların en melankolik, yenik anlarını, lirik, şiirsel bir dille hikâye eder. Öyküler, küçücük olaylar etrafında başlar; bilinçaltı, zihinsel göndermelerle, çağrışımlarla halka halka genişler, derinleşir. Aslında açık, sarih karakter öyküleri yazar, ama o karakterleri, çevresinde görünmeyen haleler, saklandığı acılar, karmaşa ve kaos ile birlikte çizdiği için öyküleri flu izlenimi bırakır. Gürdamur, genel anlamda dilde özenlidir. Kelimenin gücünden, çağrışımlardan beslenerek oluşturur öykülerini. Duygu aktarımında, atmosfer yaratmada ve sahnelemede başarılıdır. Yılkı atlarının çaresizliğini, yetimhanelerin çıkışsızlığını, kırılan çocuk kalbini incelikle hikâye eder, geriye dönüşlerde yüreğe dokunan insanlık hâllerini öne çıkarır. Öykü kişileri hayatla yüzleşirken kalıcı bir deneyimi de aktarmış olurlar. Gerçekçi gözlemler insani duyarlıkla harmanlanır.
Onun öykülerinde dikkat çekici özelliklerden biri de coşkulu anlatımdır. Bu anlamda öyküler bir ruh boşalımı şeklindedir ve okuru hemen sarar, alır kendi dünyasına götürür. İnsani olanı öne çıkarır, dostluğu, aşkı, hayatın belirsizliğini, bunu da hep yenilmiş, kırılmış hayatlar, kişiler üzerinden örnekler. Dışsal olay ve eylemlerden çok, içsel serüvenlere eğilir. Yaşananların sonuçları, sevinçleri, acıları, düş kırıklıkları bu iç dünyaya yansır, birikir, kristalleşir. Geri dönüşler bildik bir acıya değmekle birlikte insani bir keşifle sonuçlanır, gizlenmiş bir duygu açık edilir.
Sonuç olarak, Gürdamur Atları Uçuruma Sürmek ile bir ilk kitap başarısına imza atar.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.