Bu kitap, baımsız sinemayı, bu terimin baımsız olarak anılan küçük bir grup sinemacı ile balantılı olarak nasıl kullanıldıına bakarak, tanımlama ya da yeniden tanımlama peşindedir. Bu sinemacılar aynı zamanda baımsız sinemanın deişik biçimlerinin örnekleri olarak da görülebilirler. Jill Sprecherin kariyeri, bir entelektüelin ve filozofun sinema filmleri yapımında yaşadıı zorlukları gözler önüne serer. James Mangoldun kariyeri baımsız sinemanın en azından 1990larda, anaakım ya da ticari sinemaya sıçrama tahtası olarak nasıl kullanıldıını gösterir. Kanadalı Guy Maddin bir istisnadır: o, filmlerini Winnipegde acı verici boyutlarda düşük bütçelerle ve anaakım izleyici beklentilerini hiç umursamadan çeken bir ilkelci ya da garaj topluluu yönetmeni olarak ününe hep sadık kalmıştır. Whit Stillmanın filmleri, bir yandan felsefesine ve vizyonuna sadık kalırken bir yandan da halkı elendirebilen bir sinemacının sabrını ortaya koyar. Bu sinemacıların her biri kendileri hakkında yazılacak kitapları hak ediyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.