İnsanı, evreni, Yaratıcı'yı bilmek ve bu bilgiyle insanın kendi varlığını konumlandırmaya çalışması ilk insandan günümüze tefekkür dünyasının, sanatın ve bilimin yegane konusu. Bilim adamları bunu bilimsel metodla, araştırma ve inceleme ile gerçekleştiriyor, düşünürler, sanatçılar ve tasavvuf erbabı ise tefekkür, murakabe, ilham ve hal ile bulmaya çalışıyor. Bu bakımdan bütün bir bilim, sanat, edebiyat, tasavvuf, düşünce tarihi İnsan nedir? ya da İnsanın anlamı nedir? sorusunun hummalı bir arayış alanı oluyor.
Bunun için kendini bilmek ya da insanı bilmek bilgilerin en
üstün aşaması kabul edilmiş. Selim Divâne, Yayınevimizce daha önce yayınlanan Âlimlerin Zorlukları ve Erenlerin Edepleri isimli eserinde insanı, evreni ve yaratıcıyı bilme-tanıma konusunda âlimlerin içine düştükleri açmazları
göstermiş, bu bilişin nasıl olması gerektiğini anlatmıştı.
Ariflerin Delili... isimli bu eserinde ise ariflerin yani irfan sahiplerinin, bilme metodu olarak ilham ve hal ilmine sahip olanların insanı, âlemi ve yaratıcıyı bilme konusunda içine düştükleri güçlükleri dile getiriyor. Ve iki eser de birbirini böylece tamamlamış oluyor.
İnsanın bilgi kaynaklarının ve yollarının eleştiriye tâbi tutulduğu
Âriflerin Delili, bir bütün olarak insanın bilgi edinme yollarından
başlayarak, bilgiyi kullanma, yorumlama, hayata taşıma, pratiğin bir parçası haline getirmeye kadar bilgi teorisinin epistemolojinin çetin problemleri ile de hesaplaşıyor. Selim Divâne, kendi ifadesiyle Aşk denizinin coşup ilham kaleminin gönül levhasına yazdığı sırları bizimle paylaşıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.