17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykozda yapılan Hizbullah operasyonu televizyonlardan canlı olarak yayınlandı. Kazılan her mezar ev, bulunan her ceset, domuz bağları, işkenceli sorgu kasetleri, Hizbullahı Türkiye gündeminin ilk sırasına yerleştirdi. Bir yıl sonra, 24 Ocak 2001 tarihinde Diyarbakırda, ilin Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş meslektaşı aynı örgüt tarafından öldürüldü. Bu suikast, örgütün belini kırdıklarını iddia eden yetkililere çok sert bir tekzip oldu; aynı zamanda Hizbullah hakkındaki senaryoların daha da artıp karmaşıklaşmasına yol açtı.
Bu süre boyunca her kafadan bir ses çıktı, bilgi eksikliğiyle enformasyon bolluğu ve dezenformasyon faaliyetleri elele gitti. Ne var ki, ister belli siyasal pozisyon ve manevralardan kaynaklansın, ister dehşet duygusundan uzaklaşmak, beladan uzak durmak için gösterilen bir refleks olsun, bu senaryoların gerçekten Hizbullahın ne olduğunu ve İslamcı şiddeti anlamakta hiç bir yararı yok.
İşte Ruşen Çakırın farklı ve başarılı bir gazetecilikle ısrarla işaret edip görmemizi istediği budur. 1980 Sonrası İslami Hareket dizisinin ikinci kitabı olan Derin Hizbullah, örgütü başka odaklarla kurduğu derin ilişkiler temelinde değil, bizzat kendi derinliği içinde ele alıyor. Örgüt ve lideri Hüseyin Velioğlu hakkında gün ışığına çıkmamış bilgiler de içeren kitapta, Mısır, Cezayir, Afganistan gibi ülkelerde yaşananlardan hareket ederek dünyada ve Türkiyede İslamcı şiddetin geleceği tartışılıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.