Tasavvuf tarihinin ilk dönemlerinden itibaren üzerinde önemle durulmuş konuların başında hiç şüphesiz "edep" yer alır. Esasen sufiler, tasavvufun edepten ibaret olduğunu her fırsatta dile getirmiş ve "Edep Ya Hu!"sözünü düstur kabul etmişlerdir. Bu bağlamda hayatın her alanında ve anında edebi gözetme, tasavvufta çok geniş bir uygulama alanı bulmuş; tarikatlar döneminde bu, "âdâb" , "erân" , ve "usûl" kavramlarıyla ifade edilmiştir. Gönlün edeple süslenmesi davranışların, ibadetlerin edeple donatılması tasavvufun olmazsa olmaz hususlarından olduğu için müridlere/dervişlere yol gösteren "âdâbü'l-müridin" (müritlerin edepleri) tarzında eserler kaleme alınmıştır. Tercümesini sunduğumuz elinizdeki eser de tasavvuf tarihinde dergâh âdâbı üzerine kaleme alınmış ilk müstakil kitap olarak kabul edilir ve "müritlerin âdâbı" konusunda yazılmış eserler içerisinde en meşhur olanıdır. Eser, konu ve muhteva açısından yeni olmamakla birlikte, müritlik âdâbı hakkında derli toplu bilgi vermesi ve Avârifü'l Maârif'e kaynak teşkil etmesi bakımından tasavvuf tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.