* Din olgusu, geçmişten zamanımıza uzanan bir olgudur. Birçok şeylerden vazgeçen, vazgeçebilen insanoğlu, hak veya batıl, doğru veya yanlış olan din olgusundan vazgeçememiştir. Tabi ki bunun nedeni, söz konusu yönelişin, fıtri bir yöneliş olması veya din olgusuna karşı duyulan fıtri ihtiyaçtır.
* Herhangi bir müstekbir veya müstekbirlere bağlı herhangi bir toplumbilimci, din olgusuyla yakından ilgileniyorsa, onların bu ilgisi hiç şüphesiz ki dindarlıklarından değil; vaziyet ettikleri veya vaziyet etmek istedikleri insanların dini inanışlarını, dini yönelişlerini daha yakından tanıyabilmek ve sömürü düzenlerinde, bu dini inanışlardan da faydalanabilmek içindir.
* İrtica meclise girdi, laiklik elden gidiyor! gibi velveleler yapmaya hiç gerek yoktur. Türkiyede elde olmayan laikliğin, elden gitmesi zaten sözkonusu değildir. İrticanın meclise girmesi ise hiç mi hiç sözkonusu değildir. Meclisteki adamlar politikacıdır ve çağdaş politikanın gereğini yapmakla yükümlüdürler. Bu gereklerden birisi de halkın dini yönelişlerini dikkate alarak, halkın nabzına göre morfin vermektir. Çünkü adına demokratik denilen sistemlerde, huzurlu ve istikrarlı sömürünün ilk şartı, sömürülecek olan insanların boş kafalarını sallayarak sömürüyü oyları ile tastik etmeleridir. Demokrasiyi şiar edinen bu politikacılar, demokratik oy olmadan, demokratik oyun olmayacağını bilirler. Sömürgedaşlar oylarını verecekler, sömürgeciler de oylarını oynayacaklardır. Dolayısıyla bu yöneticiler ve bu politikacılar için, halkın dini inançlarını veya dini eğilimlerini dikkate almak, vazgeçilmez bir gerekliliktir.
* Din gerçeği, hiçbir zaman aslına uygun olarak ele alınmaz. Dini söylemlerinde, gerçek dinde olmayan bidat ve hurafeleri ön plana çıkardıkları gibi, varolan bazı dini gerçekleri de dolaylı veya dolaysız yollarla kendi çıkarlarına göre değiştirmeye çalışırlar.
Eleştirememek ne demek?
Bu kendini bilmezler ancak bacak bacak üstüne atarak Allah'ın dinini, Allah'ın hükümlerini, Efendimiz (s.a.v)'i ve O'nun pak görüşlerini değişik itiraflarla eleştirirken, bilmem kim eleştirilmeyecekmiş! Herşeyi hakkıyla bilen Allah(c.c.) dahi, insan aklını ve insan düşüncesiniböylesi bir esarete mahkum etmemiştir.
Allah(c.c.)buyurduğu her şeyin apaçık birer hak ve gerçek olduğunu beyan etmekle beraber, insanları körükörüne bir tastiğe değil; bu hakkı kavramaya davet etmekte ve buyurduğu hakkın karşısında tutunabilecek bir görüş, bir tenkid, bir eleştiri var ise, insanların mesnetleriyle beraber bunları açıklamaya ve isbata davet etmektedir.
Alemleri yaratan Allah (c.c.)'in, yaratılmış birer mahluk olan insanlara yaklaşımı böyle iken; herhangi bir mahluğa eleştirme yasağı getirmek, insan aklına ve aklın haysiyetine yakışmayacak olan bir gericilik, bir bağnazlık değil midir?
Bu bağnaz yaklaşım, bir insanın putlaştırılması değil midir? Putperestlik, bir din değil midir?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.