Doğu Sorunu hem siyasal hem de ekonomiktir ve bir ölçüde bunlar birbirini beslemektedir. Bölgede siyasal talep içerikli hareketler ekonomik sorunları ağırlaştırmakta, ağırlaşan ekonomik sorunlar kimi zaman siyasal taleplere bir meşruiyet zemini olarak takdim edilmektedir. Siyasal sorunlar millet ve vatan birliği ilkesi çerçevesinde çözülse bile, acaba ekonomik sorunlar ne ölçüde çözülebilir? Bu konuda ulusal bir irade gösterilmesi sorunları çözmeye yeterli olabilir mi? Devlet şimdiye kadar ne yaptı ve şimdi ne yapabilir? Bunların doğru yanıtlanabilmesi her şeyden önce sorunların kökenlerinin, kaynaklarının iyi bilinmesine bağlıdır.
Ekonomik açıdan Doğu Sorununun kökeninde çeşitli yapılar yatmaktadır. Ya hiç değişmeyen ve insan eliyle değiştirilemeyecek iklim, arazi yapısı ve pazarın siklet merkezine, önemli dış pazarlara, ithal ve ihraç kapılarına görece konum gibi yapılar; ya da değişmesi ancak uzun döneme bağlı aşiret yapısı, demografik davranış yapısı, toprak dağılımı ve hukukî yapı gibi yapılar. İkinci tip yapılardan kaynaklanan sorunlar zamanla çözülse bile, birinci tip yapılar var oldukça Türkiye; Doğunun gelişmesi konusunda iyimser olabilir mi? Kitap; bu soruya yanıt aramaktadır.
Kitabın yazarı, Prof. Mutlu; DPTde uzman, GAP İdaresinde Başkan Yardımcısı olarak çalışmış, yurtiçi ve yurtdışında öğretim üyeliği yapmıştır. Halen Başkent Üniversitesinde İktisat Bölümü Başkanıdır.
Yorumlar: ilk kez 1988`de yayımlanan bu roman, konu örgüsü itibariyle çapraşık hiçbir kurgu öğesi taşımayan, sade, günlük hayat içinde yürüyen bir aşk hikâyesidir. Her bölüm, anne`ye yazılan bir mektuptan ibarettir ve roman on beş bölümdür. Mektuplar, uzak bir yerden anne`ye yazılmaktadır. Geri dönüşlerle kendi hikâyesine geçmeden önce, o gün ve yaşadığı uzak çevre hakkında , annesine ilgi çekici gelebilecek şeyler anlatır: Bu anlatılar ayni zamanda kendi hikâyesine geçişin çağrışım noktaları yahut farklı bir dönem ve mekânın zıt renkli bir arka planını oluşturur.
Ortaokuldayken başlayan bu aşk hikâyesinin kahramanları ve mekânı yine Kızıltaş Köyü, Gurzuf, Akmescit ve insanlarıdır. Dr. Zemine gibi bir kısmı Cengiz Dağcı`nın yaşayan akrabalarıdır. Tahmin edilebileceği gibi, bu aşk biraz çocuksu, biraz romantik, ama o kadar derin bir temiz duygu yumağıdır. Uzun yıllar sonra anlatılan bu aşk, anlatıcının dilinde Gurzuf un, Kızıltaş`ın bağlarının ve ora insanlarının sevgisine dönüşüyor da denilebilir; o iç titreten hasret, Sâfiye`ye değil artık hayallerini süslüyen annesinedir diye de bakılabilir.
Bu romanda, üslubun anlatılanla uyumu olağanüstüdür; duygulu, temiz ve derin bir anlatış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.