John Berger'in, o adından çok söz ettiren 'Görme Biçimleri'nden esinlenerek söylersem, tıpkı bir resmi 'okumak' gibi, bir yazınsal metni okuma'nın da biçimleri var. (...)
Okuma biçimleri'nin, belirli bir felsefî arkaplân üzerinden gerçekleştirildikleri biliniyor; bütün 'intentio'ların (niyetlerin), ister yazar, ister metin ve ister okur niyeti olsun, bu arkaplânı oluşturan felsefî düşüncelerle temellendirildiğini göz ardı etmenin, 'okuma biçimleri'ni 'okuma'nın eksik kalmasına neden olduğunu da...
Sevinç Ergiydiren işte tastamam bunu yapıyor. Genellikle 'okur merkezli' bir okuma olarak kabul edilen, ama gerçekte, okurla metin arasında 'öznelerarası' bir diyaloğa dayanan hermenötik okumayı, Fenomenolojik arkaplân üzerinden temellendiriyor. Husserl, Heidegger, Merlau-ponty, ergiydiren'in referansları... Bu filozofların, Gadamer, Iser ve Jauss üzerindeki etkilerini irdeleyen; ama özellikle Gadamer'i, yazar merkezli bir okumayı savunan Hirsh ile karşılaştırmayı, yine bu felsefî arkaplân üzerinden yapıyor. İlginç ve önemli olan Husserl çıkışlı bir yazar merkezli okumalara imkân tanımış olmasıdır. Felsefe sistemlerinden çıkarsanan kuramsal yaklaşımlar bağlamında bir reductio ad absurdum'dam söz edilebileceğini de böylece dolaylı yoldan göstermiş oluyor Ergiydiren...
Ergiydiren'in bu çalışması, yazınsal okurlarımızın felsefî bir arkaplân (Fenomenoloji) üzerinden yapılabilmesini mümkün kılan değerli bir katkı. Yazınsal yapıtın, felsefeyle lan ilişkilerinin irdelenmesi, öyle kolay bir iş değildir. Ergiydiren bunun başarıyla üstesinden geliyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.