12 Martta onlar vardı.
27 Mayısta onlar vardı.
12 Eylülde onlar vardı.
28 Şubat da onların eseriydi.
Hepsinin örtülü amacı parlamenter demokrasiyi alaşağı edip, BAAS tipi bir rejim yaratmaktı.
Ne Kemalizm ne de Laiklik umurlarındaydı.
Onlar, sözde Batılı anlayışı vurgularken, özde Batıyla kopup; İran, Rusya aksında bir sosyal, siyasal ve ekonomik işbirliği yaratma hevesindeydiler.
Bunu da parlamenter demokrasiyle oluşturamayacaklarını düşünüyorlardı.
Son dönem tartışılan ve en önemli faili meçhuller ile darbe girişimlerinin faili olarak soruşturulup mahkemede yargılanan Ergenekon örgütünün soğuk mührü ile sözde resmi belgelerinin de onlarda olduğu iddia ediliyor.
Onlar, sadece sohbet müdavimi olduklarını söylüyor, raporlarıysa, Cumhurbaşkanları ve Başbakanlara politika dikte ettiklerini ortaya koyuyor.
Ülke toplumsal destekle demokratikleşme ve insan haklarında, gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamaya çalışırken, onlar demokrasi ve insan haklarının yerleşmesinden endişe duyuyor.
Ülkeyi medeniyet konseptinden koparıp, sonu belirsiz bir konsepte taşımaya çalışıyorlar. Bunun için de paramiliter örgütlerden, uluslararası boyutta terör örgütlerine, hepsiyle ilişki kurup, ortak operasyonlara imza atmaktan çekinmiyorlar.
Bu savaş soğuk savaş değil; bu savaş ülkedeki her bir bireyi tehdit eden sıcak bir savaş. Bu savaşın adı da, Konsept Savaşı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.