Adam Smith, ünlü eseri Ulusların Zenginliği'ni kadim hayat biçimlerinin kırılmaya uğradığı 18. yüzyılın çözülme ortamında yazmıştır. Liberal ve kapitalist düşüncenin temellerinin atıldığı eserin asırları aşan şöhreti, Smith'in, iktisadî fikirlerini ahlâk kuramı üzerine inşa ettiği hakikatini gölgede bıraktı. Oysa ahlâkî zaaflarla malul dünyamızda global etik arayışlarının ulaştığı nihai hedefi, düşünür Ahlâkî Duygular Kuramı'nda 300 yıl öncesinden öngörmüş ve şart koşmuştur: Kendini sevmenin, başkalarının iyiliğini ve mutluluğunu istemekle yenilmesi gerekir. Aynı dönemde Erzurumlu İbrahim Hakkı, insanın varoluşsal mahiyeti etrafından ahlâkî hayata araladığı kapıda ansiklopedik eseri Mârifetnâme ile karşımıza çıkar. Eser, müellifinin tevhid, ilim, varlık, kâinat görüşleri etrafında örülen dokusuyla, sadece 18. yüzyıl Osmanlı düşünce ve toplum yapısı hakkında özgün veriler sunmakla kalmaz, Adam Smith ve temsil ettiği Batı toplumsal düşüncesi ile mukayeseye elverişli bir zemin hazırlar. Smith'in iktisat teorisi, serbest piyasa üzerinden aklın ve ülkelerin sınırlarını aşmış bulunuyor. Fakat fizikî ve manevî sorunları yeniden aynîleşen uluslar, bugün de zenginliğin değil, Ahlâkî Duygular Kuramı'nın ve Mârifetnâme'nin güçlü moral desteğine muhtaç! Böyle bir beşerî ihtiyacın izini süren bu kitapta okuyucu, Marifet ile Zenginlik arasında ayrı düşen İki Düşünce İki Dünyanın tefrik sebeplerinin olduğu kadar telif sebeplerinin de ipuçlarını bulacaktır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.