Ortaçağ İslâm dünyasında, Muallim-i Sani; Ortaçağ Latin dünyasında, Magister Secundus, yani Aristo’dan sonra ikinci ve en büyük felsefe öğretmeni olarak bilinen Ebu Nasr Muhammed ibn Muhammed ibn Tarhan veya Turhan ibn Uzluğ el-Fârâbî, şüphesiz ki Türk dünyasının sembol şahsiyeti, İslâm dünyasında felsefi düşüncenin kurucu önderi ve Batı dünyasını içine düştüğü Skolastik uykudan uyandıran sayılı filozoflardan birisidir.
Günümüzden yaklaşık bin küsur sene önce, Orta Asya steplerinden kalkıp Bağdat, Halep, Şam ve Kahire gibi o dönem İslâm dünyasının kültür başkentlerine giderek evrensel düşünceyi yakından öğrenmeye, bilmeye, tanımaya ve anlamaya çalışan bu eşsiz düşünür, sistemini kurarken, öncelikle Eski Yunan’dan Roma’ya, oradan da Hıristiyan Skolastizmi’ne geçmiş olan ve Trivium-Quadrivium diye bilinen bilimler tasnifi yerine; içinde İslâm bilimlerinin de yer aldığı yeni bir bilimler sınıflaması yaparak klasik sistemi bütünüyle değiştirecek ve ilk kez medeniyet felsefesini, yeni kurduğu bilimler şeması içerisinde çok önemli bir konuma yerleştirecektir. Felsefe, Kelâm, Mantık, Musiki, Ahlâk, Devlet, Siyaset felsefesi ve Medeniyet düşüncesi alanında yazdığı eserler kadar, yetiştirdiği öğrencileriyle de dikkat çeken bu düşünürün Mantık ile ilgili çalışmaları, ölümünden sonra Bağdat’taki takipçileri tarafından daha da geliştirilerek, özellikle İslâm Rönesansı diye ifade edilen bir dönemde, yani IV. Hicri asırda, devrin önemli düşünürlerinin, sanatçılarının ve edebiyatçılarının başvuru kaynağı haline getirilmiştir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.