Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca'da bir halk masalından yola çıkılarak güç ve haklılık arasındaki ilişki ele alınır. Filler Sultanı gücüne güvenerek karıncalara savaş açar. Haklı ya da haksız olmak onun için önemli değildir. Gücünü kendinden milyonlarca kez küçük karıncalar üzerinde denemektir niyeti. Ancak karıncalar birleşir ve haksızlığa boyun eğmeden filler sultanlığını devirirler.
Eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim...
Yaşar Kemal
Korkusuz bir toplum eleştiricisidir Yaşar Kemal. Ve eşsiz bir şair. Onu okuyan herkes büyüleyici, güçlü anlatım yeteneğine hayran kalır.
Dagens Nyheter, (İsveç)
Yaşar Kemal'in özgün, becerikli ya da bilge bir anlatıcıdan çok daha başka bir şey olduğunu kabul etmek gerekir bir kez daha. Kişileriyle anlattıkları arasında hiç mesafe olmaması, belki de yazarlığının sözlü halk edebiyatıyla ilişkili olarak doğmasından kaynaklanır.
Journal de Centre, (Fransa)
Tadımlık:
Filler sultanı bir ak güvercinden daha ak, iri, görkemli bir fildi. Tahtına oturmuş, gelecek ulağı bekliyor, yerinde duramadığı her deviniminden belli oluyordu.
Derken, biraz sonra beklediği ulak, ulukepez geldi. Bu kuş, hüdhüdlerin başıydı. Geniş ak, kara kanatları belli ki yorulmuştu. Uzun, başında, boynunda bir yay gibi kabarmış kepezi turuncuydu. Tüyleri, balkıyan bir güneş turuncusunda yalp yalp ediyordu. Göğsünün ince, sarı tüyleri benekliydi.
Filler sultanının başı yöresinde üç kere uçup üç turuncu halka çizdikten sonra vardı, sultanın burnu ucundaki dala kondu.
Söyle, diye acele etti filler sultanı. Söyle... Hoş geldin safalar getirdin... Söyle, karıncalardan ne haber, bana iyi bir muştu getirdin mi?
Ulukepez çok yorulmuştu, kanatlarını tam dört kez gerdi, çırptı, altındaki çınar dalının yaprakları titredi.
Sağ ol sultanım, dedi ulukepez. Var ol sultanım. Karıncalardan iyi haberler var. Onların ülkelerinde tam yedi ay kaldım. Bana çok iyi davrandılar, konukladılar, yedirdiler içirdiler, dostluk gösterdiler. Ben bu dünyada hiç böyle yaratıklar görmedim.
Filler sultanı gürledi:
Ne biçim yaratıklar bunlar, ben hiçbir karınca görmedim.
Küçük şeylerdir, dedi ulukepez, kanatlarını üç kez açarak. O kadar küçücük yaratıklardır ki sen çok yakından bakmazsan bir karıncayı göremezsin.
Anlat, dedi filler sultanı. Bana bu küçücük yaratıkların hünerlerini anlat. Bana onların küçük ya da büyük olmaları değil, hünerleri gerek...
Ulukepez artık yol yorgunluğunu üstünden atmış, dinlenmişti.
Al gözüm sultanım seyreyle sen, şimdi karıncaların hünerini, diye şakıdı. Başladı anlatmaya. O anlattıkça filler sultanı kendinden geçiyordu. Kendinden geçiyor, durmadan ulukepeze soru üstüne soru soruyordu.
Okuyucu Yorumları