Necip Tosun, Gidilmemiş Yerlerin Türküsü’nde insan ruhunun gizlerine eğilerek, bireyin zihninde, yüreğinde akıp giden hayatları, duygu ve düşünceleri, oluşumları, birikimleri dışlaştırır. Ayrıntıları incelikle hikâye eder, yüreğe dokunan insanlık hâllerini öne çıkarır. Öykü kişileri hayatla yüzleşirken kalıcı bir deneyimi de aktarmış olurlar. Necip Tosun, dışsal olay ve eylemlerden çok, içsel serüvenlere eğilir. Yaşananların sonuçları, sevinçleri, acıları, düş kırıklıkları bu iç dünyaya yansır, birikir, kristalleşir. Yaşanamayanların özlemi, umudu, beklentileri ve muhayyilenin uçsuz bucaksız ufukları da burada yerini alır. Yoğun, şiir diline yakın, çağrışıma yaslanan bu öykülerde ister güncel sorunlar anlatılsın ister toplumsal sorunlar, estetik değerler hiçbir durumda göz ardı edilmez. Yönetmen, ressam, besteci, eleştirmen, fotoğrafçı, hikâye anlatıcıları gibi yazar ve sanatçıların üretme süreçleri, sanat tartışmaları öykülerin odağında yer alır. Öykülerde eserlerin oluşma anları, yazma temrinleri, sanatçı olma gayretleri hikâye edilir. Bu çevrenin insanlarının yaşadıkları problemler, hayat karşısındaki tavırları anlatılırken hayatı yorumlama peşindeki felsefeleri, anlayışları ve sanat-edebiyatın önerdiği çıkış yolları tartışılır. Öyküler, “müzik” ortak vurgusuyla birbirine bağlanır ve kitap sonuçta tematik bir bütünlüğe ulaşır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.