İnsanların, ne manaya geldiğini bilmeden sadece dil ile 'La ilahe illallah diyerek müslüman olup cennete gireceklerini zannetmeleri; Allah (c.c.) ile beraber adına ilah koymadıkları nice ilahlara tapmalarını beraberinde getirdi. Bu ilahlar kimi zaman benimsenen beşeri rejimler ve ideolojiler oldu; kimi zaman da bir tek ilahın (Allah'ın) sıfatlarından herhangi birini (görme, işitme, (gaybı bilme, kendisine dua edilme, yapılan dualara karşılık verme, yere ve göğe hakim olma, insanların fıtrat üzere yaşayabilmeleri için gerekli kanunlar hazırlama...) kendisine yakıştırılan bir şahıs, ya da bir cisim (elle yapılan gerek metal, gerekse cam çerçeveye sıkıştırılmış bir resim, gerekse tahtadan yapılmış bir put) oldu.
Oysaki Allahû Teala Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde kendisine tapacağımız, kulluk edeceğimiz, yalnız kendisinden yardım dileyeceğimiz ilahı bilmemizi istiyordu. Tıpkı Fatiha suresinde olduğu gibi Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz. Tabiki bu da ancak La ilahe illallah in ne manaya geldiğini anlayıp kalple tasdikten sonra Kelime-i Şehadet in şartlarını yerine getirmekle mümkün olacaktır. Kafir ya da Müslüman olmak arasında bir köprü olan Kelime-i Şehadet oldukça mühim olmalıydı. Çünkü ancak onunla Cennetin kapısı açılacaktı.
(Tanıtım Bülteninden)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.