Millet-i İbrahim'den ve Ümmet-i Muhammed'den olmak için kişide beraberce, aynı anda olması gereken iki esas şart: ‘İman' ve ‘Teslimiyet'.
‘İman' malum da peki ‘Teslimiyet' nedir? Kime, neye, niye ve nasıl teslim olmaktan bahsediyoruz?
Ateşe atılacağı ve ailesini çölün ortasına bırakıp gideceği anda İbrahim'ce bir teslimiyetten, çölün ortasında aç, susuz, yapayalnız kaldığı anda Hâcer'ce bir teslimiyetten ve de Allah yolunda kurban edileceği anda İsmail'ce bir teslimiyetten bahsediyoruz. Diğer bir deyişle kişinin en değerlileri (canı, aile efradı ve ana-babası) ile imtihanından ve bu imtihanlar karşısındaki İslam'ından, Müslümanlığından, teslimiyetinden bahsediyoruz.
Peki ya bizler Millet-i İbrahim'den ve Ümmet'i Muhammed'den miyiz? Gelin kısa bir nefis muhabesi yapalım:
Sabah ezanı okunurken sıcak yatağa mı teslimiz? Yoksa Rabb, İlâh, Ma'bûd, Melik, Mâlik olan Allah'a mı?
Allah'ın bize emanet ettiği yavrularımızı; ‘eti de kemiği de senin olsun' diyerek ideolojilere, kurum ve kuruluşlara, sanal âlemlere, kreşlere, anaokullarına mı teslim ettik? Yoksa Âlim, Hakîm, Habîr, Basîr olan Allah'a mı?
Allah'ın bize emanet ettiği hanımlarımızı; televizyonlara mı teslim ettik? Yoksa Emîn, Mü'min, Hâfız, Nûr olan Allah'a mı?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.