Eğer sorun bize dışsal sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmak olsaydı, azade olduğumuz bir sistemi yıkacak özneler olsaydık ne de kolay olurdu. Ama lütfen artık biri bana şu sistemi tarif etsin. Sınıf çelişkileri gövdemizin tam orta yerinde atıyor. Tik tak, tik tak. Asla şaşmayan bir saat gibi. Sınıf bizim öyle içimize işlemiş ki, organizmanın dengesi bozulduğu zamanlarda bile homeostatik dengeyi o kuruyor. Mesela o genç çocuklar âşık olduğu ve her şeyin mümkün olabildiğini düşündüğü zamanlarda onları kendine getiriyor. Aşkın billur taneciklerini düşman bakteriler gibi tanımlayarak ölümüne savaşıyor. O yüzden kimse başka yerde aramasın sınıfın kendisini.
İşçinin Varlık Problemi'ni oluşturan denemelerde sınıf, ezilme, mağduriyet ve erkeklik meselesini, duygular, performans, eylem ve örgütlenmeye dair yanlarıyla ele alıyor Demet Dinler. Politik yazılarda, akademik tezlerde, kuramsal kitaplarda görmeye alıştığımız bu konuları farklı bir perspektiften, yazanın öznel deneyimini de içine alan bir yerden, aynı anda hem kuramın hem deneyimin penceresinden ele alıyor.
Mağduriyeti ve madunluğu yenmek için Önce kendini yok etmelisin! diyor kitap yalın bir dille. Ama içsel hesaplaşmalar, yoğun emekler, cesaret ve korku dolu yüzleşmelerle kazanılmış, hak edilmiş bir yalınlık bu. Bu düzen değişmeli diyeceksek ütopyanın sorunlu yanlarına da kafa yormamız gerektiğini hatırlatan bu denemeler, umudumuzu bir kaybedip bir bulacağımız, ama mutlaka güçlenerek çıkacağımız bir yolculuğa davet ediyor bizi...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.