Evet, siz yağmur yağdığını düşünün sadece. Bunu hisseden ve ânîden buna hayret eden, çok geride, çok ilerideydi. Aslında dikkatini çeken şey azdı ama yine de birdenbire tüm soruların kökenine yaklaşmıştı. Gençlikte genellikle böyle açık ve saftır âhengimiz. Pencereden dışarı bakar, yürür, durur, uykuya dalar, uyanırız, her zaman aynı hikâyedir ve sadece şu boğuk duyguda ışır: Her şey ne kadar da tekinsiz, var olmak ne kadar da karşı konulamayacak denli tuhaf! Bu formül bile fazladır, sanki tekin olmayan sadece var olmadan ileri gelirmiş gibi görünür. Fakat insan hiçbir şeyin olmadığını düşünürse, bu da daha az esrârengiz değildir. Bunu anlatmak için tam yerinde kelimeler yoktur, ya da insan ilk hayrette kalışı eğip büker.
Modern düşünürler arasında Ernst Blochu müstesna kılan özelliklerden biri, sosyal teorinin dalları arasındaki sınırları aşmakla kalmayıp, sosyal teoriyle edebiyat arasındaki sınırları da silmesi... Dahası, eski hikmet diline yaklaşması...
İlk eserlerinden biri olan İzler, Blochun bu özelliğinin en belirginleştiği kitaplarından biridir. Bu küçük eser, mücevher gibi, aforizmalar, envai çeşit anlatılar, gündelik hayattan gözlemler ve ok gibi politik iddialarla bezenmiştir. Mensur şiir gibi de okunabilecek bir politik felsefe risalesi diyebiliriz.
Blochun düşünce dünyasına girmek için bir patika, bir geçit, İzler...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.