Bir odanın köşesinde bir kılıç duruyor, gövdesinin çelik yüzüne güneşin şavkı vurmuş, pembemsi pembemsi ışıldıyordu. Derken kasılarak çevresine bir göz gezdirdi kılıç. Gördü kü odada bulunan her şey kendi parıltısından beslenip geçiniyordu. Her şey mi? Ama yol Şuradaki masanın üzerinde bir mürekkep hokkasına miskin miskin yaslanmış bir kalem duruyor, onun çakmak çakmak görkemi karşısında boyun eğmeyi şuncacık aklına getirmiyordu. İşte buna içerledi kılıç...
Kalem ve Kılıç, çoğu kaynakta "Alman şairi" olarak nitelendirilen Rainer Maria Rilke´nin ülkemizde pek bilinmeyen bir yönünü yansıtıyor: Öykü yazarlığını, Şaşılacak kadar ´derin´, ancak en az o kadar da ´yalın´ olan bu öyküler, ´nev´i şahsına münhasır´ birinin elini neye değdirse ´biricik´ kıldığını gösteriyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.