Yazar : Jack London
Yayıncı : Beşir Kitabevi
Kategori : Hikaye - Öykü
Fiyat: 53.00   Liste Fiyatı : 53.00
Ürün Tükendi. Kargo ücreti alınmaz
Favorilere Ekle
Format : Kitap
Barkod : besir-set-11
Yayın Tarihi : 2017-06-12
Orjinal Adı : Beyaz Diş-Cimri-Beyaz Geceler-Satranç
Baskı Sayısı : 1.Baskı
Sayfa Sayısı : 424
Boyut : 125 X 100
Hakkında
Yorumlar
Resimler ve Dosyalar
BEYAZ DİŞ
Korkunç soğuğa rağmen hâlâ hayatta olan iki adam ümitsizliğe düşmeden, durmadan yürüyordu. Soğuktan korunmak için kalın kürkler, deri eldivenler giyinmişlerdi. Kirpikleri bile buz tutmuştu. Yüzlerindeki kar ve buzdan yüz hatları kaybolmuştu. Sanki bu adamlar bilinmeyen bir gezegene ölüleri taşıyan ve orada gömen özel görevli yaratıklardı. Ya da tanınmamak için maske takmış iki mezarcı… Aslında ikisi de senin benim gibi insanlardı. Bu kadar tehlikenin, bu ıssız doğanın içinde ölümle âdeta dans eden iki maceracıydı onlar.

CİMRİ
Otuz beşi aşkın bilinen tiyatro oyunu olan Molière, ‘Cimri’ adlı oyunu ömrünün son yıllarında, 1668’de yazdı ve oynadı. Ancak bu oyun pek ilgi görmedi. Molière bu oyunda dönemin zengin cimrilerine göndermelerde bulunur.
Oyunda ‘Harpagon’ adlı karakter aşırı cimriliğiyle hayatı hem kendisine hem de çevresindekilere zehir eder. Ancak sonlara doğru gelişen beklenmedik bir hadise Harpagon dışındakilerin hayatını değiştirir. Yine o dönem çok yaygın olan aşırı ve zoraki kibarlığa da göndermede bulunarak neredeyse tüm oyunculara ‘siz’ diye hitap ettirir. Sevgililer, kardeşler bile birbirleriyle bu şekilde konuşturulur.
Ülkemizde çok ilgi gören, şehir tiyatrolarında, hatta okullarda bile sık oynanan bir oyun olan ‘Cimri’yi eğlenerek okuyacağınızı umuyoruz.

BEYAZ GECELER
Olay yazarın aşkla bağlı olduğu Saint Petersburg şehrinde geçer. Yüzlerce su kanalı üzerine kurulan bu güzel şehirde mayıs ve haziran ayları boyunca güneş 03’te doğar ve gece 12’de batar. Aradaki üç saatte de tam karanlık olmadığından bu zaman dilimi ‘beyaz geceler’ olarak adlandırılmıştır.
Yazar, ruhsal bunalımlar yaşayan yalnız insanların sebepsiz yere birine ne denli güçlü bağlandığını, tuhaf ve kısacık bir aşk hikâyesi ile anlatır. Sonu, Rusların -biz Türklere nazaran- kolaylıkla kabulleneceği garip bir şekilde biten eser; abartıdan, olay yoğunluğundan uzaktır.
Dostoyevski çok bilinmeyen bu eserini henüz yirmi altı yaşında iken kaleme almıştır. Ancak ilk eserlerinden olmasına rağmen derin psikolojik tahlilleri ve doğallığıyla kendisini bir solukta okutur.

SATRANÇ
Muhtemelen karısıyla birlikte gemide satranç oynayarak Dr. B. ve Czentovic’i karşılaştırıp gözlemleyen yazarımız Zweig’dir. Çünkü Zweig, Nazi baskısından kaçarken önce İngiltere’ye, sonra Amerika’ya, oradan da bir gemi ile Brezilya’ya geçer. Kitaptaki olay da Amerika’dan Brezilya’ya giden bir gemide geçmektedir.
Brezilya’ya yerleşen yazarımız orada maddi yönden rahat bir yaşam sürse de Nazilerin Avrupa’daki korkunç ilerleyişi, ikinci dünya savaşının ayak sesleri onun için hayatı yaşanmaz kılar. Savaşın ve insanı hiçe sayan canilerin hüküm sürdüğü karanlık bir dünyada yaşamak istemeyen Zweig, bu kitabı tamamladıktan üç ay sonra edebiyatçı dostlarına; savaşların yarınlara dair en ufak bir umut bırakmadığı, böylesine acımasız bir dünyada yaşayamayacağını ifade eden bir not yazarak karısıyla birlikte 1942’de intihar eder.

Okuyucu Yorumları