Bizim radyo ve televizyon spikerlerimiz çok az kelimelerle, çok büyük meseleleri ortaya koymaya çalışıyorlar ve bunda başarılı olduklarını sanıyorlar. Meselâ yoğun kelimesi Türkçe kelimedir. Yoğun kelimesinin kullanıldığı yerler vardır. Suyun yoğunluğu, civanın yoğunluğu veya yoğun bakım deriz. Ama biz yoğunluğu 40 ayrı mânâda kullanmayız ki. Bir arkadaşımıza İşlerin nasıl? diyorduk. O bize, Vallahi işlerim çok diye cevap veriyordu. Şimdi, İşlerim yoğun diyor. Çok kelimesinin yerini yoğun kelimesi aldı. Eskiden bir başbakanımız, bir siyasimiz bir meydanda veya bir kürsüde sürekli alkışlarla konuşmasına devam ederdi. Şimdi yoğun alkışlarla konuşuyor. Eskiden bardaktan boşalırcasına yağmur yağardı, şimdi yoğun yağmurlar yağıyor. Eskiden trafik sıkışıklığından dert yanardık şimdi trafik yoğunluğu şaşırtıyor. Eskiden anlatılmaz bir gayretle çalışılırdı. Meselâ emniyet kuvvetlerimiz veya kurtarma ekiplerimiz gayretle çalışırlardı, şimdi yoğun bir gayretle çalıştıklarını söylüyoruz. Eskiden bu konuda ciddi tedbirler alırdık, şimdi yoğun tedbirler alıyoruz. 15 ayrı mânâyı biz bir tek yoğun kelimesiyle ifade ediyoruz. Bu dilin zenginleşmesi değil, fakirleşmesidir. Bu dilimizin kısırlaştığını gösteriyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.