Ebû Talha hicretten önce İslâm’a girerek İkinci Akabe Biatı’na katılan, Ebû Ubeyde b. Cerrâh
gibi seçkin bir muhacir ile kardeş ilan edilen, bütün savaşlarda Hz. Peygamber’in (sas) yanında
yer alan ve gösterdiği kahramanlıklarla onun övgü dolu sözlerine mazhar olan bir sahâbî idi.
Allah Resûlü vefat ettiğinde kabrini kazmak gibi çok önemli bir o kadar hazin bir görevi
üstlenmişti. Hz. Peygamber’in vefatından sonra cihaddan geri kalmamış hatta ilerleyen yaşında
dahi gazvelere katılmıştı. Allah Resûlü’nün vefatından sonra seferler, bayramlar ve hastalık
dışında daima oruçluydu.
Böyle bir abidenin yanında Ümmü Süleym (Rümeysa) gibi hanım bir sahâbî vardı. Ümmü
Süleym hicretten önce Medine’de İslâm’a giren ilk kadınlardandı. Dul kalınca Ebû Talha’dan
evlilik teklifi aldı. Ancak o henüz Müslüman değildi. İslâmiyet’i kabul etmesi durumunda
kendisinden mehir olarak başka bir şey istemeyeceğini söyledi. Ebû Talha sonunda
Müslümanlığı benimsedi. Dolayısıyla Ebû Talha’nın onun vasıtasıyla İslâm’a girmesi Ümmü
Süleym’in inanç, samimiyet ve cesaretinin semeresiydi. En büyük ödülü Resûlullah’ın ağzından
dinledi: “Cennete girmiştim. Bir ayak sesi işittim. Bir de dönüp baktım ki Rümeysa!”
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.