Gökyüzünü/yeryüzünü kısaca evreni/âlemi ve insanı planlayan/yaratan bir kudretin mutlaka
insan yaşamına ilişkin bir mimarî yaklaşımı/âyeti/işareti olmalıydı. Eğer insan, Allah ile
arasında dikey bağı kurmamışsa, yatayda gerçekleştireceği mimarî de anlamlı olmayacak;
insanın ruhunu rahatlatacak yerde nefsini azdıracak/büyütecek bir yapılaşmanın izlerini
taşıyacaktı. Bu nedenle yeryüzünü “yar yüzüne” çevirmeye önce insanı yeniden inşâ etmekle
başlamalı ve onu ilâhî vahyin mimarîsinde yeniden düzenlemelidir. Tevhîd’den beslenen bir
mimarî ancak insanı varlıkla bütünleştirebilir ve yeryüzünü her karesinden ilâhî yakınlığın
sağlandığı bir mescid hâline getirebilir. Böyle bir mimarîye “Mistik Mimarî” adını veriyoruz
ve bu mimarînin Allah tarafından seçilmiş öncülerini de “Her Peygamber Bir Mimardır”
tanımıyla anıyoruz. Bu demektir ki; Hz. Âdem’den Hz. Peygamber’e kadar gelen tüm
peygamberler insanın mimarîsinde rol almış, insanın ve yaşamın tekâmülüne paralel bir
şekilde bu mistik mimarîye katkı sağlamışlardır.
Bu çalışmamızda önce Kur’ân’da yaratılış gerçeğinin farklı aşamalarına karşılık gelen
kavramları inceledik ve evrenin ve insanın yaratılışından bahseden âyetleri yorumlamaya
çalıştık. Sonra da yine Kur’ân’da adı geçen bu mistik mimarînin uygulayıcılarını
geliş/gönderiliş sırasıyla ele aldık ve onları kendi toplumlarına yaptıkları katkılarıyla, farklı
mimarî özellikleriyle tanıtmaya çalıştık. Böylelikle kısa da olsa “mistik mimarî” adı altında
farklı bir bakış açısıyla oluşan peygamberler tarihini de ortaya çıkarmış olduk. Umarım bu
çalışma Kur’ân’ın mimarî yaklaşımı ile ilgili çok daha geniş yazımlara bir küçük basamak
olur.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.