Cumhuriyet dönemi aydınlanmacılığına ivme kazandıran, eğitimi kendisinden önceki birikimi değerlendirerek, Kurtuluş Savaşı'nı sürdürme anlayışıyla dizgeleştiren bir mavi destan, Hasan Âli Yücel...
İkinci Dünya Savaşı'nın yoklukları, sıkıntıları içinde, bir eğitim seferberliği sürdürülmektedir. Beş yüz binden çok insan silah altındadır. Demir, çimento bulmak olanaksızdır. Ama boş topraklara çadır kurarak işe başlayan köy çocukları, karanlıkları ışığa kavuşturmaktadır...
Başaran, işte bu benzersiz dönemi ve dönemin mimarı olan o güzel gözlü, tok sesli öğretmeninin sesini soluğunu bugüne taşıyor...
"Çocuklar;
Bu akşam insanlara, bu ölümlü mahlûklara verilebilen sıfatların en iyisini bana verdiniz, bana baba dediniz. Sizleri bütün gün ve gece, başınızda müdürünüz, öğretmeniniz, köylü baba ve kardeşlerinizle beraber birbirine yapışmış bir varlık
olarak gördüm...
... Bu halinizi, bu candan karışmayı görüp de insanın sevinçle gözü yaşarmamak kabil mi? Bir arkadaşınız, 'Bu başlar, Atatürk'ün çocuklarının başları' dedi. Bu başlar, Atatürk'ün Türk köylüsüne baş olmak için istikbale yadigâr ettiği başlardır.
Türk milletinin yarınları sizin yakacağınız ışıklarla aydınlanacak"
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.