İran Safevî Devleti’nin Kuruluşu ile
Osmanlı-İran İlişkilerinde Şiîliğin Rolü;
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatta olduğu zaman sahabeler kendi aralarında düştükleri
ihtilafları Hz. Peygamber’e iletiyorlar ve O da ihtilafı çözüme kavuşturuyordu. Ancak O’nun
vefatı sonrasında ortaya çıkan bir kısım ihtilaflar ister istemez bir takım ayrılıklara yol açmıştır.
Bu ihtilaflardan birisi de imamet/hilafet meselesinde ortaya çıkmış ve iş istişareler sonrasında
tatlıya bağlanmıştır. Ancak konu özellikle Şîa tarafından inatla gündemde tutulmaya devam
edilmiştir. İlk asırda üzerinde fazla durulmayan konu Şiiliğin temel argümanı olarak ele alınmış
ve kendi geliştirdikleri imamet görüşlerini inanç esasları olarak sunmuşlardır. İnanç esası olunca
da bunu kabul etmeyenleri İslam inancının dışında kabul etmişlerdir. Bu durumda yeryüzü
Müslümanlarının yüzde doksanını teşkil eden Sünnî kesimi tamamen tekfir etmişlerdir. Sadece
sözlü davetle yetinmeyen Şiî unsurların bu işte zor kullandıkları da görülmektedir.
Bu çalışmada Şiilikten ve özelde de İmâmiyye/İsnâaşeriyye mezhebinin inançları
bağlamında imâmet görüşlerinden söz edilmekte ve bu inançların İran Safeviyye Devlet’nin
kurulmasında ne denli rol oynadığının üzerinde durulmaktadır. İmâmet inancının içinde
değerlendirilen mehdî düşüncesinin Safevi Devleti’nin kurulmasındaki ne denli etkili olduğu
hususu delilleri ile ele alınmaktadır. Bu çalışmada ayrıca Sünnî görüşü benimseyen Osmanlı
Devleti ile Şiî Safevîler arasındaki ilişkilere temas edilmektedir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.