Özgürlük üzerine yapılan çoğu akademik tartışma özgürlüğe ya felsefi bir kavram ya da politik ideolojinin bir öğretisi olarak yaklaşır. Oysa bu kitapta özgürlük bir fikir ya da önerme olarak değil toplumsal bir ilişki olarak analiz ediliyor. Böyle görüldüğünde özgürlük, göreceli doğasını açığa çıkarır: Tarih boyunca, özgürlük ya üstün ya da zayıf güçler karşısında deneyimlenen bir ayrıcalıktır. En nihayetinde, sosyolojinin kendisi, modern toplumun, yani üyelerinin kendi güdüleriyle davranmaları beklenen ve eylemlerinden sorumlu tutulan özgür failleri bireyleştiren toplumun bir bilimi olarak gelişmiştir. Dolayısıyla sosyoloji insan eylemlerinin özgür ve gönüllü doğasına bir araştırma konusu değil bir varsayım olarak yaklaşma eğilimindedir. Kitap bu eğilimden sapar ve özgür faillerin toplumsal üretimini ve bu süreçle, sistemle bütünleşme ile toplumsal kontrol meseleleri arasındaki yakın ilişkiyi keşfeder. Kitabın merkezi önermesi, modern toplumun çağdaş tüketici evresinde, toplum üyelerinin çoğunluğu için toplumsal kontrol yöntemi olarak baskılamanın yerini baştan çıkarmanın aldığıdır. Bununla birlikte, tüketici özgürlüğü daha önceki bir aşamada emeğin kapladığı yere taşınır: Sistemsel yeniden üretim, toplumsal bütünleşme ve bireysel eylem arasında bir odak merkezi haline gelir. Bize benzer toplumlar, özgürlüğün sorunsalları ve savaş alanları, üretim alanından tüketim alanına kayar; bireysel özgürlük her şeyden önce tüketicinin özgürlüğünden oluşur. Etkili bir pazarın varlığına bağlanır ve karşılığında bu pazarın varlık koşullarını temin eder.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.