Uluslarası Psikanaliz Birliğinden aforoz edildikten sonra verdiği bu ilk seminerde (1964) Jacques Lacan, birkaç yönlü bir işe girişiyor: Bir yandan, dinleyicilerine psikanalizin dört temel kavramını (bilinçdışı, tekrarlama, aktarım, dürtü) kendine özgü bir tarzda tanıtırken, bir yandan da dönemin epistemolojisinden yararlanarak psikanalizin bilim olup olmadığını, psikanalizi var eden özneyle modern bilimi kuran öznenin, cogitonun öznesinin aynı olup olmadığını sorguluyor; bu arada Freudun düşüncesini açımladığı kadar onunla hesaplaşmaktan da geri durmuyor. Söylemiyle felsefeyi psikanalizle, psikanalizi de felsefeyle yüzleşmeye davet ediyor sürekli. Jacques Lacan ilk kez bu çapta ve bu nitelikte bir yapıtıyla Türkçede. 1973te yazdığı sonsözde dediği gibi, Bu şekilde okunacak bu kitap, bahse girerim.
YAZAR HAKKINDA: (1901-1981) Paris'te orta sınıf bir ailede dünyaya gelir, ilk ve orta öğrenimini dini bir kurumda görür. Üniversitede tıp okur ve psikiyatride uzmanlaşır. 1950'lerden itibaren Lacan'ın adı psikanaliz çevrelerinde öne çıkar; seansların süresini çeşitlendirmek istemesi ve kısa seanslar yapması nedeniyle Uluslararası Psikanaliz Birliği ile arası açılır ve 1953'te Paris Psikanaliz Derneği'nin başkanlığı görevinden istifa eder. Bunun üzerine Lacan Paris Freud Okulu'nu kurar ve tek yöneticisi olduğu okulu ölümünden bir yıl önce lağveder.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.