Türk edebiyatı için aslında yeni bir tür olan roman, bugün artık Türk okuru için de "edebiyat" denince akla
gelen ilk edebi türlerden biri. Peki romanın Türkiye'ye girişi nasıl oldu? İlkin nasıl romanlar okundu, nasıl
romanlar yazıldı? Aydınlar ve halk roman türünü nasıl algıladı? Romanın hayatla, özellikle de Türk hayat
tarzıyla ilişkisi nedir? Ahmed Midhat Efendi, Fatma Aliye Hanım, Tevfik Fikret gibi son dönem Osmanlı
edebiyatçıları romanın hayat ve ahlakla ilişkisi için neler dediler? M. Fatih Andı Roman ve Hayat'ta,
esasen çok temel ve merkezi olan bu gibi pek çok sorunun cevabını ilmi bir bakış açısı ve özgün üslubuyla
veriyor.
"Her roman, farklı gözlerle görülen hayatın farklı kalemlerden yeniden yorumlanışı demektir. Her
romancı, kaçınılmaz olarak, kendi idrâk edebildiği, farkına varabildiği ve kuşatabildiği hayatı eserine
taşıyabilir. Hayatın bu şekilde "hayatlar"a dönüşmesi, okuyucunun hayatında da okunarak edinilen
"hayatlar"ın zenginliğinin, birikiminin ve deneyimlerinin mevcut hâle gelmesi mânâsını taşır. Bu
değişmedir, başkalaşmadır."
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.