Şeyh-i Ekber'i Niçin Severim? bütün zamanların en özgün, çığır açıcı ve görkemli düşünürlerinden ve gönül erlerinden Muhyiddin-i Arabî'nin tefekkür dünyasına ve anlamlar evrenine sevgi dolu bir giriş.
Mehmed Ali Aynî batı düşüncesinin önemli düşünürleri ile karşılaştırdığı Şeyh-i Ekber düşüncesini genel başlıklar altında toplayarak adeta Muhyiddin-i Arabî'nin tefekkür dünyasına esaslı bir giriş yapıyor. Muhyiddin etti ihya-i din... diyen Niyazi Mısrî'nin çok önceden gördüğü gibi O, Muhyiddin olup, insanlık medeniyetini, öğretisinin diriltici soluğu ile dinginleştiren, ulaştığı her kalbi yaydığı merhametin ipekten dokunuşuyla sığayan ve gönlüne bütün insanlığı sığdırmış bir yol arkadaşıdır. İslâmiyet bir tek kişi olup Müslümanlar onun organlarıdır diyen, bütün varlıkları Allah'ın ailesi kabul eden bu şefkatin, merhametin ve muhabbetin düşünürü ve gönül eri bütün bir külliyatıyla her şeyi kuşatan rahmetin en cerbezeli, en mahir anlatıcısı olmuştur.
Tefekkürünün sahip olduğu evrensel dil ve bu dilin evrensel genişliği ile O, bütün dünyanın ihtiyaç duyduğu bir öğreti sahibidir. Çünkü O, içindeki muhabbetle sevdiğinin mülkündeki herşeyde sevgilinin sevgisini, merhametini görmüş bu yüzden, cana can katan ve kalbe aşk bahşeden sözlerinin dile geldiği Füsüsu'l-Hikem cana, Fütûhât ise kalbe benzetilmiştir. Şeyh-i Ekber'i Niçin Severim? bu cana ve kalbe götüren bir ilk adım örneği.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.