Konusu ve içeriği itibarıyla adını tam anlamıyla hak eden bir kitap Soylu Sessizlik. Bu isim, Osmanlı Hanedanının; 1924 yılında başlayan ve yıllarca süren sürgün yaşantısı boyunca, çekilen onca acıya ve hasrete rağmen ülkemiz aleyhine tek bir söz dahi etmeyişini, kol kırılır yen içinde kalır anlayışını ne de güzel özetliyor. Kimler yok ki onların arasında? Mezar bekçiliği, sabun satıcılığı yapan vatansız hanedan mensupları, mezarlarına bile vatanlarında yer bulamayanlar ve daha niceleri... S. Dursun Kuvel, siyasal ve tarihî gerçeklere uzak durmadan fakat bir roman yazdığını da unutmadan, bu esere imzasını atıyor. Osman Haznedar, bu yaşa gelinceye kadar babası Şehzade Ahmet Burhanettin Efendinin nasihatleri doğrultusunda yaşamıştı. Siyasetle uğraşmayın. demişti babası. Buradaki bazı çevreler, sizi, siyasetin içerisine çekmeye uğraşabilirler, onlara aldanmayın. Vatanınızın aleyhinde olacak hiçbir girişimin içerisinde adınız anılmasın. demişti. Her zaman vatan özleminden, millet sevgisinden bahsetmişti... Nerede yaşarsanız yaşayın, nerenin kimliğim taşırsanız taşıyın, siz, Türk evladısınız, vatanınız da Türkiye Cumhuriyetidir. derdi rahmetli... Gençlik döneminde bir gün babasına, Madem ülkemiz ve vatanımız Türkiyedir, biz de Türk'üz; o hâlde neden vatanımızda değiliz? diye sorduğunda, babası söyleyecek söz bulamamıştı. () Ve şimdi, bindiği gemiyle, babasının vasiyetini yerine getirmek için geldiği İstanbula, hayal meyal hatırladığı ve kafasında canlandırdığı İstanbul'a ayak basamamış ve İstanbulun kapıları yüzüne kapanmıştı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.