Türk Milliyetçileri, ırk ve ırkçılık konusuna ancak milletimizi ve milliyetçiliğimizi ilgilendirdiği ölçüde eğilmişlerdir. Yalnız ırkçılıkla uğraşan, meselâ Gobineau'ya benzer bir milliyetçi, yoktur. Namuslu bir değerlendirme yapılırsa kesinlikle ortaya çıkar ki; Türk Milliyetçileri, ırkçılığın zararlı sayılması mümkün olan iki şekline de itibar etmemişlerdir. Sözü geçen şekillerden birisi bir millete mensubiyetin, somatik bazı ölçülerdeki ortaklıkla tesbit edilmesidir. Kendilerini ırkçı sayanlar da dahil, hiçbir Türk milliyetçisi, cilt ve göz rengini, yahut başka özellikleri Türklük ölçüsü olarak öne sürmemiştir. Aksini söylemek sâdece sahibini utandıracak bir yalan ve iftiradan ibarettir. Tek misâlle yetineceğiz: 1944 ytlında, Irkçılık-Turancılıkla suçlanarak mahkemeye verilenler arasında cilt ve göz rengi, boy veya diğer beden özellikleri bakımından birbirine benzemeyen kimseler de vardır. Gerçekten ırkçı olsalardı birlikte çalışmaları elbette imkânsız¬dı. Kısaca Türk Milliyetçileri, yalnız heyecanlarımızla yaşadığımız ve geçmişi hayallerimize göre yeniden düzenlediğimiz delikanlılık çağı dışında antropolojik mânâda bir ırkçılığı asla benimsemediler. Hiç şüphesiz ırkçı olmamak ırkın varlığını büsbütün inkâr etmekten farklıdır. Üç kıtada büyük imparatorluklar kurmuş bir milletiz. Binlerce yıllık fetihlerimizin kaçınılmaz bir sonucu olarak diğer ırklarla elbette karıştık. Ama karışma ayrı bir ırktan sayılmamızı veya Türklüğün dışında tutulmamızı gerektirecek bir ölçüye hiçbir zaman varmadı. Milletimizin çoğunluğuna hâkim olan yine Türk ırkının özellikleridir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.