Devletin sahibiydi birkaç gün öncesine kadar. Mühr-ü Hümayun'un, Osmanlı tahtının, payitahtın... İslam ümmetinin halifesiydi. Cihan padişahıydı. Yedi iklimin efendisiydi. Daha birçok yüksek unvanlarla anılırdı. Dediği yapılır, fermanı uygulanırdı.
Genç bir hükümdarın, Devlet-i Âli'nin genç padişahının sonu böylece geldi hiç olmadık zamanda ve hiç olmadık yerde.
Hainlik, adilik, rezillik, hayasızlık, ahlaksızlık galip gelmiş, bir genç padişah zindanda ölüp gitmişti. Osmanlı tarihinde ilk kez oluyordu. Bir padişah, kulları tarafından öldürülüyordu.
O gün o zindanda yaşananlar hiç unutulmayacaktı. Üzerine binbir söz edilecek, bir kısım eklemeler yapılacak, Sultan Genç Osman'a yapılan hayasızlıklar dilden dile, kulaktan kulağa aktarılacaktı.
Bazı tarihçiler olanları üstü kapalı geçecekler, bazıları bir kısmını anlatacaklar, bazıları ise anlatmaya dayanamayacaklardı. Ama olanlar çok kötüydü ve asla gizlenemezdi. Kullar, padişahlarına bunları yapmışlardı. Olanlar öğrenilince, en azından bir kısmı öğrenilince, ki içeride Genç Osman'ın başına neler geldiği tam olarak bilinemiyordu, derin üzüntü ile karşılanacak, lanetlenecekti. Kimse inanmak istemeyecekti yaşananlara. Böyle bir olayın yaşanmadığını düşünmeye çalışanlar çoğalacak, yapanlar da üzerlerindeki bu suçu birilerinin üzerine atmaya çalışacaklardı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.