Kapitalizm ekonomik bir istismar sistemine indirgenemez. Emekçilerin, doğanın ve bizzat kendimizin günümüzdeki sömürüsü, güçlü bir tekno-liberal hayalin içselleştirilmesi sayesinde ve sürekli kendini yenileyen bir eğlendirme kültürü aracılığıyla sürüp gidiyor. Bugün hepimiz, tüm insani gerçeklikleri derinlemesine değişime uğratan ve bizi ekonomik insana (homo economicus) dönüştürme yolunda ilerleyen bir uygarlık biçimiyle karşı karşıyayız. Yalnızca bir üretim ilişkisi veya gelişmenin meyvelerinin paylaşımı meselesi değil, derin bir başkalaşım söz konusu. Kapitalizm, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimlerini tekbiçimleştiriyor ve tüketim toplumu idealini gezegenin büyük bir bölümüne yayıyor. Diğer bir ifadeyle, gerçek bir kitle kültüründe, yaşam tarzında ete kemiğe bürünüyor. Davranışlarda ve arzulardaki bu tekbiçimleştirme, kabul edilmiş ve talep edilmiş bir beyinsizleştirme şeklinde tezahür ediyor. Elinizdeki kitap bu alıklaştırma sürecinin kendisine bir taarruzdur. Her biri kitle kültürünün farklı bir açıdan eleştirisini sunan dört başlık altında (televizyon, reklam, spor ve turizm), kapitalizmin “mutlu yarınlar” imgeleminin ve tüketim toplumu idealinin maharetli ve köklü bir eleştirisidir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.