Yayıncı : Ceylan Yayınları
Kategori : Deneme
Fiyat: 300.00   Liste Fiyatı : 300.00
Ürün Satışta.
Favorilere Ekle
Adet
Format : Kitap
Barkod : 9789756304631
Yayın Tarihi : 2007-11-06
Yayın Dili : Türkçe
Baskı Sayısı : 2.Baskı
Sayfa Sayısı : 360
Kapak : Karton
Kağıt : 2.Hamur
Boyut : 135 X 195
Hakkında
Yorumlar
Resimler ve Dosyalar
Eğitimci-yazar Hasan Basri Aydın´ın Tanrıyla Polemikler kitabının birinci baskısı, Mart 2004´te Tanrıya Mektuplar - 2 adıyla Yayınevimizce yayımlanmıştı. İçeriğiyle uygunluk arzetmesi bakımından ikinci baskısında kitabın adı, Tanrıyla Polemikler olarak değiştirildi. Kitap, yazarı tarafından da gözden geçirildi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı´nca Tanrıya Mektuplar - 2 kitabı hakkında Haziran 2004´te soruşturma açıldı. Hazırlanan iddianamede TCK´nın 159/1 maddesi gereğince devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif suçunun işlendiği gerekçesiyle Hasan Basri Aydın, 3 yıl hapisle cezalandırılmak istendi.
İlk duruşma 30 Kasım 2004 tarihinde Sultanahmet Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi´nde yapıldı. Duruşmada kitaptaki Hasan Ocak olayı başlıklı yazıda (sayfa 98) Ulu tanrım şimdi bir insan olarak soruyorum: Böylesi çeteleşmiş, cinayet üstüne cinayet işleterek Cumartesi Analarının teşkil ettikleri manzarayı oluşturmuş bir devletin içine edilmez mi? cümleleri ve 150-151. sayfalarında geçen yazılar gerekçe gösterildi.
Hasan Basri Aydın, yazılı ve sözlü savunmasında şunları söyledi. Ben faili meçhullere, cinayetlere, uyuşturucu kaçakçılığına adı karıştığı belli olan ve devlet tarafından kırmızı pasaport verilen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırımların Cumhuriyeti için yazdım. Ben yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız ne varsa düşüncenin ürünü olduğu halde aydınların, yazarların yargılandığı bir devlet için yazdım. Ben Aydınları katledenlerin kahramanlaştırıldığı bir devlet için yazdım bütün bunları.
İkinci ve son duruşmada mahkeme heyeti, Hasan Basri Aydın´ın beraatine karar verdi.
Yine Yayınevimizce Haziran 1998´de birinci baskısı yapılan Hasan Basri Aydın´ın Tanrıya Mektuplar kitabı hakkında da Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı´nca halkın dini duygularını tahrik ettiği iddiasıyla soruşturma açılmış, kitap ve yazarı Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi´nde yargılanmış, mahkeme, beraat kararı yerine, 4454 sayılı yasayla düşünce suçlarının ertelenmesine amir hükmü gereğince davanın ertelenmesine karar vermişti.
Kitapların yargılanıp yakılmadığı, yazarlara kelepçe vurulmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırıldığı bir Türkiye özlemiyle...
Necati Abay, Ceylan Yayınları Editörü
Ekim 2007

Tanrıyla Polemikler arka kapak yazısı

Ulu Tanrım,
Sana yazdığım 70 kadar mektubun birleşmesiyle Tanrıyla Polemikler adlı kitabım meydana geldi.
Aldığım çok olumlu tepkilere karşın vatandaşın biri, savcılığa suç duyurusunda bulunarak: Allah´a hakaret ettiğimi ileri sürdü.
Savunmamda: Hakaret davalarının şahsi olduğu, hakarete uğrayanın bizzat şikayette bulunması gerektiği, ancak Allah´ın duruşmaya gelmediğini, bir başkasına da vekalet vermediğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini söyledim.
Sen her şeye gücü yeten bir varlık olarak kendini savunmaktan aciz misin ki bu zavallı akıl fukaraları senin avukatlığına soyunuyor.

Ulu Tanrım,
Âdem´i çamurdan, onun kaburgasından Havva´yı yani kadını yarattın. Ne var ki erkeğe tanıdığın hakları, kadına tanımadın. Adalete ilişkin öğütler verirken kendin niye bu adalete uymadın?

Ulu Tanrım,
Sana malum olduğu üzere senin adına çok şey yaptılar ama sen hep seyirci kaldın. Neden?
İnsanların böylesine ahlaksızlaşmasına, günah işlemesine neden izin veriyorsun? Şayet insanların ahlaksızlaşmasına, günah işlemesine neden olan şeytandır, şeytana uymasınlar diyorsan o zaman da şeytanı niye yaratıp kullarının başına musallat ettin?

Ulu Tanrım,
Allahsızların, yani ateistlerin cehennemde yanacağını söylüyorsun. Senin de bir Allah´ın bulunmadığına göre cehennemde yanman mı gerekecek?

Ulu Tanrım,
Kuranıkerim´inde öylesine çok ceza ve işkence yöntemleri salık vermişsin ki kulun olarak hayret ediyorum. Neden her şeyi korku, şiddet ve işkence temeli üzerinde kurdun. Sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü gibi güzel şeyler varken bunlara ne gerek vardı?
Asi kulun Hasso

Okuyucu Yorumları