Allah'a ve Resulüne, Resulünün getirdiklerine, mücmei ve mufassal olarak, bize ulaşsın, ulaşmasın kesin bir şekilde iman enik. Bu akideyi taklidi olarak anne ve babamdan aldım. Caiziik, heialük ve vaciptik iie İlgili olarak akli düşüncenin hükmü nedir, bilemezdim o zamanlar. Ben, buna dair imanıma dayalı oîarak amel eltim. Ta ki nereden ve neden iman eniğimi hilİnceye kadar. Allah gözlerimi, basiretimi ve hayalimi açtı. Bu yüzden mesele benim için doğrudan müşahede düzeyine ulaştı. Taklide dayalı olarak tahayyül edilen ve vehmedilen hüküm de mevcuttu. Derken tabî olduğumun, yani H?, Muhammed'in (s.a.v) değerini bildim. Bütün Nebileri müşahede ellim. İcmali olarak iman ettiklerimin tümüne muîtaii oldum. Nitekim görüp bizzat müşahede etmemden elde ettiğim ilim önceki imanımla çatılmadı. Bu yüzden ne söylüyor ve ne yapıyorsam Nebinin (s.a.v) sözüne dayanarak söylüyorum, yapıyorum, kendi ilmime, bizzat gözlemime ve müşahedeme dayanarak değil. İman ile gözlem arasında bir denge kurdum. İşte tabi olma bağlamında çok değerli bir tutumdur bu,Yüce Allah, varlık âleminde yazılı olan her şeyî kalplere ilham yoluyla yazdırır. Çünkü âlem, ya/ıimış ilahi bir kitaptır.- Allah'a yemin ederim ki. burada içime atılan ilahi İmla, rabbani ilka veya ruhani üfleme oimayan tek bir harf dahi yazmış değilim. İş tamamen bundan ibaretlir. Bununla beraber biz, şeriat koyan Resuller olmadığımız gibi teklif getiren Nebiler de değiliz.MUHYİDDlN JBN ARABİ
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.