Televizyonun kültür ve toplum yaşantısıyla ilişkisi gerilimli bir ilişkidir; televizyon, hem ortak anlamlandırma sisteminin dili olarak her zaman 'kültür'dür, hem de kültür ve toplum yaşantısını, ideal bir biçimde temsil edemeyeceği için hiçbir zaman gereğince kültür değil(miş) gibidir. Bu nedenle televizyon temsili, bir yandan sıklıkla toplum ve kültürü yerellikleri içinde yansıtmadığı temelinde eleştirilirken bir yandan da kaçınılmaz bir biçimde anlam üretimini kültürün sınırlarına bağlayan yerel bir vurguya sahiptir.
Bu kitap, televizyonda anlam üretiminin toplum ve kültür yaşantısıyla olan bu gerilimli ilişkisi çerçevesinde, ulusal televizyonun 90'lı yıllarımızı niteleyen gelişmeler ve toplumsal duygu yapısıyla girdiği karmaşık etkileşimi değerlendiriyor.
Sevilay Çelenk'e göre Türkiye'de televizyon, bir kitle iletişim aracı olarak, 'hakiki değeri'nin de ötesinde bir öneme sahip. 1980 sonrasının 'bireyciliğin kutsanması' ile nitelenen ortak yaşam dünyasında, muteber bir 'birey' ...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.