Yayıncı : Dipnot Yayınları
Fiyat: 305.00   Liste Fiyatı : 305.00
Ürün Satışta.
Favorilere Ekle
Adet
Format : Kitap
Barkod : 9786054412006
Yayın Tarihi : 2010-07-03
Yayın Dili : Türkçe
Baskı Sayısı : 1.Baskı
Sayfa Sayısı : 364
Kapak : Karton
Kağıt : 2.Hamur
Boyut : 135 X 195
Hakkında
Yorumlar
Resimler ve Dosyalar
Yakın tarihle ilgili önemli bir kaynak daha günışığına çıkıyor. Elimizdeki kitap, Umumi Müfettişlerin 1936 yılı sonunda gerçekleştirdikleri toplantının tutanaklarından oluşmaktadır.
Toplantı tutanakları, bize tam olarak 1936 yılı sonundaki Türkiye fotoğrafını sunmaktadır. Taşranın özel bir röntgeni gibidir; özellikle taşranın içinde bulunduğu durum açıkça gözler önüne serilmektedir.
Metin arasına sıkışmış görünen bilgiler, geçmişimizin yeniden inşasında hayli yararlı olabilir.
İktidarın gözüyle özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinin ve bu arada Kürt meselesinin nasıl görüldüğü, nasıl algılandığı, nasıl analiz edildiği, nelerin sorun olarak ortaya konulduğu, sorunların çözüm yöntemlerinin neler olduğu konularında bizzat iktidarın üslûbunu ve yaklaşımını ortaya koymak ve anlamak bakımından elimizdeki metin çok önemlidir. Kürt meselesinin gündemin baş sırasında bulunduğu bir anda, konunun tarihsel derinliğini hatırlatmasının yanı sıra, milletin devlete kalben bağlanması sorununun hâlihazırda devam ettiğini de göstermektedir.

ÇERİK TANITIMI

arka kapak yazısı
Yakın tarihle ilgili önemli bir kaynak daha günışığına çıkıyor. Elimizdeki kitap, Umumi Müfettişlerin 1936 yılı sonunda gerçekleştirdikleri toplantının tutanaklarından oluşmaktadır.
Toplantı tutanakları, bize tam olarak 1936 yılı sonundaki Türkiye fotoğrafını sunmaktadır. Taşranın özel bir röntgeni gibidir; özellikle taşranın içinde bulunduğu durum açıkça gözler önüne serilmektedir.
Metin arasına sıkışmış görünen bilgiler, geçmişimizin yeniden inşasında hayli yararlı olabilir.
İktidarın gözüyle özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinin ve bu arada Kürt meselesinin nasıl görüldüğü, nasıl algılandığı, nasıl analiz edildiği, nelerin sorun olarak ortaya konulduğu, sorunların çözüm yöntemlerinin neler olduğu konularında bizzat iktidarın üslûbunu ve yaklaşımını ortaya koymak ve anlamak bakımından elimizdeki metin çok önemlidir. Kürt meselesinin gündemin baş sırasında bulunduğu bir anda, konunun tarihsel derinliğini hatırlatmasının yanı sıra, milletin devlete kalben bağlanması sorununun hâlihazırda devam ettiğini de göstermektedir.

Cemil Koçakın Önsözünden
Umûmî Müfettişlikler (1927-1952) adlı kitabımda kısaca zikrettiğim, fakat o zaman görme imkânı bulamadığım önemli bir kaynak daha şimdi artık günışığına çıkıyor. Elimizde tuttuğumuz metin, Umûmî Müfettişlerin 1936 yılı sonunda gerçekleştirdikleri toplantının tutanaklarıdır. Umûmî Müfettişler, tutanakları da bulunan bu toplantının dışında başkaca toplantı(lar) da yaptılar mı, bilemiyoruz. Umûmî Müfettişliğin hayat bulduğu yıllar boyunca ilk ve son toplantı bu toplantı mıdır sorusuna, umarız araştırmacılar ileride doyurucu yanıtlar verebileceklerdir.
Şimdilik biz dikkatimizi bu toplantıya verebiliriz: Tek başına toplantıda tutanak tutulmuş olması dahi, toplantıya verilen önemin göstergesi sayılmalıdır. Eğer önem bakımından bu gerekçeyi yeterli bulmayanlar varsa, tutanakların işe mahsus olarak basılmış olmasını da ileri sürebiliriz. Bu gerekçeleri yeterli bulmayanlara da, toplantının tam dokuz gün sürdüğünü hatırlatmakla yetinebiliriz. 5-22 Aralık 1936 târihine denk gelen toplantı, Türkiyenin siyâsal, sosyolojik, demografik, ekonomik, sosyal ve âsâyiş fotoğrafını ortaya çıkarmaktadır ve bu bakımdan çok önemlidir. Toplantı İçişleri Bakanı Şükrü Kayanın başkanlığında yapılmış ve toplantıya bu târihte görevde olan dört Umûmî Müfettiş ile Jandarma Genel Komutanı ve Gümrük Umum Muhafaza Komutanı da katılmıştır. Ancak katılımcıların daha geniş olduğunu hatırlatmak isterim.
Toplantı tutanağı, bize tam olarak 1936 yılı sonundaki Türkiye fotoğrafını sunmaktadır. Metin iki yönden son derece önemli ve yararlıdır: Öncelikle, okuyucuya doğrudan doğruya gündemdeki sorunlara ilişkin ayrıntılı bilgi vermektedir. Fakat araştırmacılara da yüklü miktarda malzeme temin etmektedir. Sâdece bu malzemeye dayanarak, yalnızca Umûmî Müfettişlik mıntıkalarına değil, fakat Türkiyenin tamâmına ilişkin fotoğraf çekmek mümkündür. Eğer mümkün olsaydı, bu metnin önemli bir kısmını Umûmî Müfettişlikler (1927-1952) kitabıma ek olarak verirdim. Söz konusu araştırmamda bulduğum bütün veriler, bu metinle bütünleşmekte ve örtüşmektedir; iki metin birbirini âdetâ tamamlamakadır. Ayrıca, elimizdeki metin, kitabımda otaya koyduğum değerlendirmelerimi de doğrulamaktadır.
Sanırım vurgulanması gereken bir önemli nokta da, metnin sâdece Kürt sorunu ile ilgili olarak okunmaması gereğidir. Bütün metin, genel olarak ülkenin ve özel olarak da çeşitli bölgelerin ekonomik, sosyal, siyâsal, kültürel yönden olduğu kadar, sağlık, eğitim, yerel yönetimler, idâre ve ticâret hayâtı, bütçe, banka, kredi, tarım, ormancılık, hayvancılık, mâdencilik, sulama, ulaşım, haberleşme, adlî işlerle hapishâneler, kaçakçılık, medenî kânun, örf ve âdetler, askeriye, özellikle jandarma ve polis teşkilâtı ve karakollar, güvenlik güçlerinin çalışma şartları ve eğitimi ile ülkenin demografik özelliklerini ve alt yapı sorunlarını nakletmesi bakımından çok önemlidir. Taşranın özel bir röntgeni gibidir; özellikle taşranın içinde bulunduğu durum açıkça gözler önüne serilmektedir.
İlginç olan nokta, toplantının yalnızca Umûmî Müfettişlikler ile ilgili olmasına rağmen, toplantıya İçişleri Bakanlığının bütün önemli yetkililerinin de katılmış ve sorunların daha genel olarak ele alınmış olmasıdır. Toplantının bu denli uzamasının nedeni, Umûmî Müfettişler ile diğer yetkililerin, yalnızca Umûmî Müfettişlik kurumunun sorunlarını ve durumunu tartışmaları değil, fakat ülkenin içinde bulunduğu bütün sorunları masaya yatırmalarıdır. Aslında masaya yatırmak deyimi de, gerçeği tam olarak aksettirmekten uzak kalacaktır; çünkü, gerçekte yetkililer, yetkililere İçişleri Bakanlığı adına brifing vermişlerdir. Toplantının neredeyse yarısı, bu türden brifinglerle geçmiştir ve bu brifinglerde verilen bilgiler temelinde bâzı küçük görüşmelere ancak fırsat kalmış gibi görünmektedir. Bu kısa gözlemden ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz?

Okuyucu Yorumları