15 yüzyılın önemli mutasavvıflarından Akşemseddîn bu eserde zikrin mahiyeti
ve faziletleri, cehrî zikrin caiz olduğuna dair Kur'ân ve sünnet esaslı deliller,
vecd ve semânın mahiyeti gibi konulardan bahsediyor...
Peygamber (s.a.v.) Allah Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu anlatmıştır: Lâ ilâhe
illallâh sözü benim kalemdir. Her kim bu kaleye sığınırsa azabımdan emin olur.
Bu kalenin girişinde dört basamak söz konusudur. İlk aşamada bu sözü sadece
dil ile söyleyenler bulunur. İkincisinde ise kalbinin sırrında (içinde) Allah'tan
başka düşünceler (havâtır) bulunurken dil ile zikredenler yer alır. Üçüncü
aşamada ise Lâ ilâhe illallâh zikri kalbine yerleşenler bulunur. Bu aşamada
Allah'tan başka düşüncelerin kalpten çıkarılması zor değildir. Dördüncü
aşamada ise bu kalenin sahibi olan Allah kulun kalbini tamamen doldurur
böylece kişinin kalbinde ne kendisi ne de zikri kalır. Diğer bir deyişle, zikreden
kimse zikriyle birlikte fenâya erer ve neticede fenâsından da fenâya erecek
kadar kendini kaybeder. İşte ârifler fenâ tabiri ile bu hâli kastetmektedirler.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.